Kurana Göre Kadınları Dövecek Miyiz Yoksa Tavlayacak Mıyız
Selamlar dostlarım,
Mezhepler, ateistler/deistler ortaklaşa İslam’ da kadın dövülür diyor, Peki
acaba Kuran ne diyor?
Başlayalım.
Konuya girmeden hemen önce 3 kilit kelime var göz atmamız gereken, merak etmeyin bu 3 kelime için Arapça bilmenize gerek yok dostlarım, Türkçe bilmek yeterli, çarpım tablosu kadar basit göreceksiniz. (Merak edenler için; Râgıb el-İsfehânî'nin el-Müfredât fî Garîbi'l Kur'ân adlı sözlüğü temel alındı)
İtaat; Zorlamanın zıddı, isteyerek/gönülden boyun eğmek anlamındaki tav kökünden türemiş olup aynı mânayı taşır. Türkçeye'de geçen tav-lamak kelimesi buradan gelir.
Nüşûz; Yükselmek, ayrılmak, oturduğu zaman ayağa kalkmak gibi anlamlara gelir.
Darabe; Bir şeyi bir şeyin üstüne vurmak veya sabitlemektir. Hemen hemen her iş için kullanılan darabe fiilinin anlamı, vurulan veya sabitlenen şeye göre değişir. Kuran' da kastedilen anlamlardan yalnızca 5 tanesi şu şekildedir ki çok daha fazlası vardır; 1-Örnek vermek (Türkçe' de darb-ı mesel deriz), 2-Yolculuğa çıkmak, 3-Vurup öldürmek, 4-Duvar örmek, 5-Başörtüsünü göğüse örtmek...... özetle Kuran' da darabe fiili kullanılan cümleye göre anlam alır. Türkçemizde' de vurmak kelimesi biraz öyle değil mi: kendini yola vurmak, saçları sıfıra vurmak, sırtına vurmak, bir kıza vurulmak gibi
Nisa suresi 34' üncü ayete doğru manasını çeviren çok meal var. (Mehmet Okuyan' ın, Süleymaniye Vakfı' nın, Erhan Aktaş' ın, Sadık Tükmen' in mealleri gibi ) Süleymaniye Vakfının mealini aşağı koyuyorum.
"... Ayrılmasından (nüşuz etmek) korktuğunuz kadınlarınıza nasihatta bulunun, yatakta onlardan uzaklaşın ve onları (darabe edin) rahat bırakın . Sizi gönülden kabul ederlerse (itaat) onlara karşı başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah pek yücedir, büyüktür.”
Gelenekte kadının dövülmesin imkan veren Nisa 34' ün Diyanet Vakfı çevirisi şu şekildedir;
“….baş kaldırmasından (nuşûz etmek) endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve onları (darabe edin) dövün. Eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü Allah yücedir, büyüktür.”
Bu âyetteki nüşûz’a “baş kaldırma”, darabe fiiline “dövme” anlamı verilmesi hem Kur’ân’ın hem de bu âyetin iç bütünlüğüne terstir.
Neden?
1-Rum suresinin 21' inci ayeti aşağıda yer aldığı gibidir.
"Onlarla huzur bulasınız diye sizin için kendi türünüzden eşler yaratması, aranıza sevgi ve merhamet koyması da Allah’ın ayetlerindendir /göstergelerindendir. Şüphesiz ki bunda, düşünen bir topluluk için ayetler vardır.”
Dayağın, eşler arasındaki sevgi ve merhamete ters düşeceği açıktır.
2-İnsan muhalif bir yapıda yaratılmıştır. Muhalif yapısından dolayı en zor imtihan aile içinde verilir. Allah, Taha suresinin 34' üncü ayetinde göreceğimiz üzere; Allah, yeryüzünün ilk ailesi olan Âdem ile Havva’yı, bulundukları bahçeden çıkarırken şu uyarılarda bulunmuştu;
"Birlikte o bahçeden inin. Herbiriniz diğerine düşmandır! Tarafımdan bir rehber /kitap gelir de kim rehberime uyarsa ne yanlış yola girer ne de mutsuz olur.”
Hud suresinin 118 ve 119' uncu ayetleri aşağıda yer aldığı gibidir.
“Rabbin tercihini farklı yapsaydı elbette insanları tek bir toplum haline getirirdi. (Tercihi böyle yaptığı için) Onlar muhalefet etmeyi sürdüreceklerdir. Rabbinin ikramda bulundukları bunun dışındadır. O, insanları ihtilaf için yaratmıştır. …” (Hûd 11/118-119)
Sadece karı-koca değil, ailenin bütün fertleri birbirine muhaliftir. Her biri, diğerinin hakkına göz dikip başkaldırabilir. Ailede mutlu olmak isteyenin yapması gereken şey, şu âyete uymaktır;
‘‘Ey inanıp güvenenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar/haddi aşanlar olur; onlara karşı dikkatli olun. Ancak kusurlarını görmez, yeni bir sayfa açar ve yaptıkları yanlışları örterseniz bilin ki Allah da çok bağışlayan ve ikramı bol olandır.’’ (Teğâbun 64/14)
Ayete göre eşimiz ve çocuklarımız bize düşmanlık etse de/haddi aşacak davranışlara girse de dövmüyoruz (söylerken utanıyor insan) beyaz bir sayfa açıyoruz.
Âyetlere göre aile içinde, karı-kocanın,
birbirinin hakkına göz dikip başkaldırması olağandır ama geleneğin sanki sadece kadın baş
kaldırıyor, muhalefet ediyor diye nüşûz kelimesine, “kocaya baş kaldırma” anlamı vermesi kadını dövme yolunda yapılan ilk çarpıtmadır.
Verilen bu anlam, Nisa 34’ün iç bütünlüğüne de terstir. Çünkü “onları dövün” sözünün devamında size itaat ederlerse” ifadesi yer alır. Arapça itaat kelimesi Türkçeye' de tavlamak, tava getirmek olarak geçen Arapça "tav' an" kökünden gelmektedir ve Türkçesi gönülden boyun eğmek demektir. Arapçada 2 türlü boyun eğmek vardır. a) Ta' van (isteyerek boyun eğme/itaat) b) Kerhen (zorla boyun eğmek)
Özetle Arapça itaat; tav' an yeni gönülden boyun eğmektir, zorla değil
Türkçedeki "tavlamak" kelimesinin internette yer alan kapsamlı Nişanyan sözlükte; uygun hale getirmek, razı etmek anlamına geldiği ve aynı anlamdaki Arapça tav kelimesinden geldiği belirtilir.
Rad suresinin 15' inci ayeti bunun ispatıdır ve sözlüğü doğrular;
Göklerde ve yerde kim varsa tav' an (isteyerek) ve kerhen (istemeyerek) Allah' a boyun eğer.
Gördüğümüz üzere gönülden boyun eğmek anlamındaki Arapça itaat kelimesi maalesef Türkçeye hem gönülden hem zorla boyun eğme olarak geçmiştir.
Dayak sonucu bir şey yapmak itaat/gönülden boyun eğmek değil, kerhen yani zorla yapmak olur. Allah Teâlâ şöyle demiştir: Bakara suresinin 256' ıncı ayetinde şöyle demiştir;
“Bu dinde ikrâh / zorlama olamaz"
Şimdi boşanmak isteyen kadınlarımızı yatağında yalnız bırakarak belki vazgeçer diye onlara güzel sözler söylerken/nasihat ederken aynı anda döveceğiz amacımız kadınımızı tekrar tavlamak/kalbini kazanmak yani bize gönülden boyun eğmesi, boşanmaktan vazgeçmesi (bu neyin kafası aga dediğinizi duyuyorum, haklısınız bekleyin dostlarım)
Yorumlar
Yorum Gönder