Oruç ile İlgili Doğru Bildiğimiz Yanlışlar
Herkese merhaba
Kuran' da Ramazan ilgili ayetler Bakara suresinin 183 ila 187' inci ayetleridir yani ciltler dolusu kitap değil topu topu 5 ayettir. Bu yazıyı okumadan önce veya okuduktan sonra bu 5 ayeti okursanız her şey daha netleşecektir.
A-Neden Oruç Tutuyoruz?
Bakara 183' üncü ayette Rabbimizin bizden neden oruç tutmamızı istediği bilgisi yer almaktadır;
"Ey inanıp güvenenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı ki yanlışlardan sakınabilesiniz/muttaki olasınız."
Müttakî, kendini koruyandır (Lisân’ül-Arab). Allah’ın dini fıtrat, tabiatta ve insanın hem fiziksel hem ruhsal yapısında geçerli kanun ve kurallar bütünü olduğu için (Rum 30/30) müttakî, fıtratını koruyan, yanlış yapmaktan sakınan kişidir. O, herhangi bir varlığı Allah’a denk tutmaz (Nisa 4/48, 116-121). Fıtratını koruyan biri, Kur’an ile karşılaşınca onu kendine rehber edinir. Daima dürüst ve erdemli olmaya ve her türlü yanlıştan sakınmaya çalışır.
Görüleceği üzere; orucu fakirleri anlamak için tutmuyoruz eğer öyle olsaydı oruçlu günlerde cinselliğin yasak olması garip olurdu değil mi? Orucu tutma sebebimiz kendimizi yanlışlardan korumaktır. Mesela; (normalde yaptığımız gibi) tam sevmediğimiz kişinin dedikodusunu yapacağız, namaz kılmaya üşeniyoruz veya ağzımızdan kötü bir söz çıkacak birden aklımıza oruçlu olduğumuz geliyor ve vazgeçiyoruz böylece bizde yanlışlara karşı bir farkındalık ve daha bir uzak durma hissi oluşuyor, Buna oto-kontrol, nefis terbiyesi de diyebiliriz. Diğer bir ifadeyle Rabbimiz bizim bu ayda disiplin kazanmamızı böylece yanlışlardan kendimizi korumamızı istemektedir.
B-Orucun Kazası Var Mıdır? Oruç Tutmayanlar Fitre Verse Kendini Affettirmiş Olur Mu?
Bakara 184' üncü ayetinin ilgili kısmı şu şekildedir: "Orucu, sayılı günlerde (tutun).Sizden kim hasta veya yolculuk halinde olursa tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde tutsun......"
185' inci ayette söz konusu husus tekrarlanır: "Sizden kim o aya ulaşırsa onu oruçlu geçirsin. Kim de hasta yahut yolculuk halinde olursa (tutmadığı) o günlerin sayısı kadar diğer günlerde oruç tutsun. Oruca /takatı olanların /can afford it/يُط۪يقُونَ yutîkûne/gücü yetenlerin bir miskini doyuracak kadar fidye(fitre) verme görevi vardır."
Ayetin orjinalinde yer alan يُط۪يقُونَ yutîkûne fiili oruca “kolay veya zor dayanabilmek” anlamındadır aynı kökten türeyen Tâkat (الطاقة) kelimesi Türkçe' ye de aynı manada geçmiştir. Mesela "takatim" kalmadı deriz yani bunu yapabilecek gücüm kalmadı. "Takatin var mı?" deriz yani yapabilecek gücün... Kısaca Türkçe' ye de aynı anlamıyla geçen Takat; bir işe kolay veya zor olarak güç yetirebilmektir ama malesef Diyanet bu ayetin çevirisini tam olumsuz olarak çevirerek sanki oruca güç yetiremeyenlerin oruç tutma yerine para vererek bu günahı tolere edebilecekleri şekilde çeviri yapmıştır.
Büyük alim Elmalılı Hamdi Yazır, Diyanetin aksine ayete doğru mana vererek oruca gücü yetenlerin fidye vermesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Ayrıca tabiri caizse en baba Arapça sözlük olan Râgıb el-İsfehânî'nin el-Müfredât fî Garîbi'l Kur'ân eserinde söz konusu ayete "Oruca güç yetirenlere bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir (2/Bakara 184) meali verilmiş ve şu açıklama yapılmıştır. "Ayetinin zâhiri, ister orucunu bozmuş olsun, ister olmasın ona güç yetirenlerin bir fidye vermelerinin gerekli olduğunu ifâde eder."
Takat; kişinin gücü dahilinde olan şey için kullanılır (Lisan’ul-arab). Allah bu dinde kimseye bir zorluk yüklemediği için (Hac 22/78) hasta ve yolculara oruç tutmama ruhsatı vermiş ve şöyle demiştir: “Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.”
Takat, kelimesi hem kolaylıkla hem de zorlukla yapılabilecek şeyler için kullanılan bir ifadedir. Buna göre, Ramazan’da oruç tutmaya gücü yetmeyenlerin, oruçlarını kaza etmeleri gerekmediği gibi tutamadıkları günler için fidye vermeleri de gerekmez. Onlara fidye görevi yükleyenler, ayetteki “Oruca gücü yetenler” ifadesini “gücü yetmeyenler” şekline çevirerek anlamı bozmuşlar ve Kur’an’a aykırı bir yola girmişlerdir.
Fidye, kişinin sıkıntıdan korunmak için ödediği bedeldir (Müfredât). Bu ayet, Ramazan orucunu vaktinde tutana da hasta veya yolcu olduğu için Ramazanda tutmayıp daha sonra kaza edene de fidye yani fitre verme sorumluluğu yüklemiştir.
C- Oruç Bozmanın Kefareti 61 Gün Oruç Tutmak Mı?
Ramazan’da hastalık ve yolculuk özrü sebebiyle tutulamayan oruçların sonradan tutulması ceza değil, Allah’ın, kullarına verdiği hakkın kullanılmasıdır. Bu, Allah’ın kullarına bir lütfudur. Âyetin sonunda geçen “sayıyı tamamlamanız için” ifadesi, bunu gösterir. Âyette geçen iki özür sebebiyle, Ramazan’da oruç tutamayan ve Ramazan’ın bereketinden tam istifade edemeyenlere Allah Teâlâ bir lütufta bulunmakta, sayıyı tamamlama hakkı vermektedir. Bu bir hak olunca, âyette geçen iki özür hali olmaksızın Ramazan’da oruç tutmayan yahut başladığı orucu özürsüz bozanlar, bu haktan yararlanamayacaklardır. Bu kimseler, Rasûlullah’ın ifadesiyle, kalan ömürlerini oruçlu geçirseler dahi asla telafi edemeyecekleri bir fırsatı kaçırmış olacaklardır. Rasûlullah şöyle buyurur:
“Ramazan günü bir özür ve hastalık olmaksızın oruç tutmayan kişi, hayatı boyunca oruç tutsa tutmadığı bir günü telafi edemez.”
O halde, Ramazanda oruç tutmayan, ister yeme-içme veya cinsel ilişki yoluyla orucunu yolculuk ve hastalık durumu söz konusu olmadan bozan kişi, telafisi asla mümkün olmayan bir fırsatı kaçırmış, cezayı hak etmiştir. Bu kulun yapması gereken tek şey vardır, o da, tevbe edip Allah’tan bağışlanma dilemektir. Durum böyleyken, böylesi bir kula keffâret ya da kaza cinsinden ceza tertiplemek, Kur’ân’ın ifadesiyle haddi aşmak olur.
Oruç tutmama ruhsatı, sadece hasta ve yolcular içindir (Bakara 2/184). Bu ikisi dışında oruç tutmayan veya tuttuğu orucu kasten bozanların kaza veya keffaret orucu tutmaları gerekmez. Bu kişilerin yapacağı tek şey, tövbe edip bir daha bu yanlışa dönmemektir.
Ayetlerde açık olduğu üzere oruç bozmanın kefareti yoktur bunun günahı vardır pişman bir kalp ile tevbe kapısı çalınır ve bir daha tekrarlanmaz ise umulur ki Allah affeder.
Peki aslı astarı olmayan bu 61 gün muhabbeti nerden çıktı? Bunu öğrenmek isteyen arkadaşlara şu makaleyi tavsiye ederim.
https://www.cerideiilmiyye.org/wp-content/uploads/2018/06/fatih-orum-2-sayi-oruc-kefareti.pdf
Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder