İslam gerçekten barış dini mi? Gavurların !! toprağını fethetmek cihat mı? Onları bulduğumuz yerde öldürmeli miyiz?

Savaşın, kimsenin hoşuna gitmediği açık bir gerçektir. Kimse çocuklarını babasız bırakmak ve savaş dönüşü eksik uzuvlarla yaşamak istemez. Cepheye gitmeyenler için bile savaş; (savaş bitse bile) yüksek vergi oranları, yüksek enflasyon kısaca kötü ekonomi demektir fakat bir şeyin zarar içeriyor olması ve o şeyi istemiyor oluşumuz her zaman o şeyin yanlış olduğu anlamına gelmez.

Dünyada daima barışın hakim olmasını, hiç anlaşmazlık/çatışma/savaş çıkmayacağını ummak veya her zaman savaş halinde olmak gerçekçi değildir ve fıtrata aykırıdır. Kuran bir fıtrat kitabıdır. (Rum suresi 30. ayet)

Savaş şartlarının ortaya çıktığı zamanda Kuran tam bir savaş kitabı, barış şartlarının ortaya çıktığı dönemde Kuran tam bir barış kitabıdır. 

Dostlarım, bizim konuşacağımız konu; Allah hangi durumda savaşmamıza izin veriyor/emrediyor? İslam gerçekten barış dini mi? Gavurların !! toprağını fethetmek cihat mı? Onları bulduğumuz yerde öldürmeli miyiz?

Allah, Kuran' da 4 durumda savaşmamızı emretmektedir.

1-Savunma Savaşı

A-Bakara 190' uncu ayet şu şekildedir; "Size savaş açanlarla Allah yolunda savaşın ve haksız yere saldırı yapmayın. Allah, haksız yere saldırı yapanları sevmez."

Ayete göre bize savaş açanlarla savaşmamız emrediliyor, haliyle bize savaş açmayan ve  bize saldırmayan topluluğa savaş açamayız.

Bakara suresi 190' uncu ayetin devamı olan 191' inci ayetin ilgili kısmı şu şekildedir."Onları tespit ettiğiniz yerde öldürün. Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın...."

Göreceğimiz üzere burada tespit ettiğimiz yerde öldürmemiz gereken "Onlar";  190' uncu ayetteki bize savaş açanlar ve 191' inci ayetteki vatanımızı işgal edenler, bizi yaşadığımız yerden çıkaranlardır.

B-Mümtahine suresinin 8 ve 9 ayetleri şu şekildedir;

"Allah, din konusunda sizinle savaşMAMIŞ ve sizi yurdunuzdan çıkarMAMIŞ kimselere karşı erdemli ve hakka uygun davranmanızı YASAKLAMAZ. Allah hakka uygun davrananları sever. Allah SADECE, din konusunda sizinle savaşmış, sizi yurdunuzdan çıkarmış ve çıkarılmanıza destek vermiş olanları dost saymanızı yasaklar. Kim onları dost sayarsa işte onlar yanlış yapanların ta kendileridir."

Göreceğimiz üzere; Allah 

1-Bizi yurdumuzdan çıkarmamış kimselere

2-Bizimle savaşmamış kimselere

kötü davranmamızı istemiyor yani bu insanlarla savaşamayız, onlara karşı erdemli ve adil davranmak zorundayız. 

Allah; SADECE 

1-Din konusunda bizimle savaşmış  kimseleri

2-Bizi yurdumuzdan çıkarmış, toprağımızı işgal etmiş  kimseleri

3-Toprağımızı işgal eden işgalcilere destek veren kimseleri 

dost saymamızı ve iyi ilişkiler kurmamızı yasaklıyor.

Olayı somutlaştırmak adına kendi tarihimizden örnek verelim;

1920 yılında İstanbul' u işgal eden ve Şehzadebaşı polis karakolunda polislerimizi şehit eden İngilizleri örnek verecek olursak; 

Zamanda yolculuk yapıyoruz ve eskiye dönüyoruz..

Allah' ın emri doğrultusunda; İstanbul' u işgale gelen İngiliz askerine "buyrun hoşgeldiniz iyi ki geldiniz" demeyeceğiz, bize savaş açan (Bakara 190) İngilizlerle Allah yolunda savaşacağız (Bakara 190) savaşta olduğumuz için İngiliz askerlerini bulduğumuz yerde öldüreceğiz (Bakara191) ve onları işgal ettikleri topraklarımızdan def edeceğiz (Bakara 191) ama haksız saldırı kesinlikle yapmayacağız.

Bu arada savaşma emri sadece bizimle savaşanlarladır yani aynı örnekten gidersek İstanbul' u işgale gelen ve bize savaş açıp (Bakara190) ve bizi toprağımızdan çıkaran (Bakara191) İngiliz komutan Smith'i savaşta bulduğumuz yerde öldürmemiz gerekiyor, bizimle savaşmayan (Mümtahine 8-9) ve bizi toprağımızdan çıkarmayan ve işgal etmeyen (Mümtahine 8-9) İngiliz komutan Smith' in eşine ve çocuklarına veya Londra' da doktor olan David' e  zarar veremeyiz, onlara adil ve erdemli davranmak ZORUNDAYIZ ama uğradığımız İngiliz işgaline kendi vatandaşlarımızdan bazıları destek veriyor ise bizim katilimize destek verenler de bizim düşmanımızdır. Örneğin; 1919' da Anadolu' da kurulan ve halkın aydın tabakasının bir kısmından da kendine taraftar bulan İngilizler tarafından fonlanan "İngiliz Muhipleri Cemiyeti (İngiliz Dostları Cemiyeti)" üyeleri işgalcilerle işbirliği yaptığı ve onlara destek verdiği için bizim hedefimiz ve düşmanımızdır. 

Bu saydıklarımız zaten Kurtuluş savaşında gerçekleşmiş ve İngilizler işgal ettikleri yerden çıkartılmıştır.

Kısaca; bizimle savaş halinde olmayan, vatanımızı işgal etmeyen sivilleri öldüremeyiz, zarar veremeyiz sadece bizimle savaşanlarla ve destekçileri ile savaşacağız ve bizi toprağımızdan çıkartmışlarsa onları oradan çıkartacağız ama asla haksız saldırı yapmayacağız.

2-Mazlum Milletlerin Çağrısı

Nisa suresi 75' inci ayet şu şekildedir;

"Size ne oluyor ki, Allah yolunda savaşmıyorsunuz! Halbuki ezilen erkekler, kadınlar ve çocuklar şöyle yalvarıp durmaktalar: "Rabbimiz! Halkı yanlışlar içinde olan bu ülkeden bizi çıkar, bize katından bir dost gönder, bize katından bir yardımcı gönder."

Ayette göreceğimiz üzere mazlumun ve zalimin dini, dili, ırkı farketmeksizin, müslümanlar;  sömürgeci ve işgalci zalim devletlere/gruplara/çetelere savaş açmak zorundadır.
Müslümanlar dünyada barışın sağlanmasının yegane teminatıdır çünkü sömürgeciler şunun farkında olacaktır; yaptıkları zulümde karşılarında Müslüman ülkeleri bulacaktır. 
Örneğin;
- 80' lerde Saddam' ın, Kuzey Irak' ta Kürtleri kimyasal silahla katlettiği Halepçe katliamında,  
- 90' larda işgal ettiği Dağlık Karabağ bölgesinde Ermenistan' ın Azerbaycan Türklerine yaptığı Hocalı katliamında 
Müslüman ülkeler Allah' ın emri doğrultusunda, dünyada ki barışı sağlama misyonunu üstlenmiş blok olarak, ezilenlerin huzur içinde yaşaması için zalimlerin karşısına dikilmesi gerekiyordu. (Tabi ki olmadı)
Bugün ise tarih tekerrür etmekte; temiz suyun, elektriğin ve yeterli yiyeceğin olmadığı, bilinen en fazla çocuk ölümlerinin yaşandığı Gazze için İslam beldeleri yine sadece geçmişte olduğu gibi yaşananları kınamaktadır. 
Doğu Türkistan' da yaşayanlar ise tamamen sahipsizdir. Mesleki eğitim adı altında zorla alındıkları  kamplarda yaşananlar profesyonel bir şekilde örtülü yürütüldüğünden çoğu insanın olaylardan pek bir haberi yoktur.

3-İhanet
Barış anlaşması yapılmış bir toplumun antlaşmayı bozacaklarından delile dayalı olarak endişe edilmesi daha doğrusu antlaşmaya ihanet edileceğine ilişkin delil olması Kuran' ın savaşmayı emrettiği bir durumdur.

Enfal suresi 58' inci ayet şu şekildedir;

"Bir topluluğun hainlik yapacağından, bilgiye dayalı olarak korkarsan sen de aynı şekilde onlarla ilişkiyi kes. Allah hainleri sevmez. "

Örneğin; aramızda saldırmazlık ve ortak savunma anlaşması olan bir ülkenin PKK terör örgütüne topraklarında eğitim verdiğinin ve onları silahlandırdığının, lojistik destek sağladığının istihbarat birimleri tarafından ortaya konulması durumu savaş sebebidir.

4-Antlaşmayı bozmak
Yapılan barış antlaşmasına ihanet edildiğine ilişkin emarelerin bulunması savaş sebebi ise barış antlaşmasının bozulması tabi ki savaş sebebidir.

Tevbe Suresi 13' üncü ayet şu şekildedir;

"Ettikleri yemini bozmuş ve Allah’ın elçisini çıkarmaya kastetmiş bir toplulukla savaşmayacak mısınız? Üstelik sizinle savaşı başlatan onlardır. Yoksa onlardan çekiniyor musunuz? Eğer inanıp güvenmiş kimselerseniz asıl çekinmeniz gereken Allah’tır. "

Nitekim Medine' de müslümanlarla aralarında barış ve düşmana karşı ortaklaşa saldırı antlaşması bulunan Yahudi Beni Kurayza Kabilesi,  müslümanlarla yaptıkları düşmana karşı ortak savunma antlaşmasını çiğneyerek, kendilerinin yaşadıkları Medine' ye saldıran Mekkelilerle yaşanan hendek savaşında taraf değiştirerek  müslümanlara arkadan saldırmıştır. 

Müslümanlarda bu ihanet sonucunda Beni Kurayza kabilesi ile savaşmıştır. 

Sonuç olarak; 

İslam' da  sadece 4 durumda savaşma emri vardır ve İslam adına toprak fethetmek, kafirleri bulduğumuz yerde öldürmek, sivilleri öldürmek vs Kuran' a aykırı olan hususlardır. Bir şeyin İslam adına yapılıyor olması bunun İslam' da olduğu anlamına gelmez. Din, en büyük sömürü aracı olduğu için tarih boyunca kitleleri harekete geçirmek amacıyla bu kullanılmıştır. Kitleler Allah ile aldatılmıştır. Zaten bu konuda Allah, Fatır suresi 5' inci ayette bu konuda bizi uyarmıştır.

"...O çok aldatıcı sakın sizi Allah hakkında aldatmasın"

Allah ile aldatılmamak için, dini şahsi çıkarları için kullananlar tarafından sömürülmemek için anadilimizde bu kitabı okuyup anlamak zorundayız. Kuran müslümanlar için  hayatta karşılaşılan problemleri çözme kitabı iken anlaşılmadan okunan, çok saygı duyulduğu için ?? kendisi belden yukarı fakat emirleri ayaklar altında olan bir kitap olmuştur.
 Anadilimizde okuyup ne dediğini anlamadığımız bir kitap bize rehber olamaz ve hayatta karşılaştığınız problem karşısında bize çözüm sunamaz.

Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim dostlar

Selametle....


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurana Göre Kadınları Dövecek Miyiz Yoksa Tavlayacak Mıyız

Kader açısından her ne kadar kendi fiillerim sonucu olsa da cehenneme gideceğimi bile bile yine de benim yaratılmam şefkatli bir Tanrı ile uyuşur mu?

Oruç ile İlgili Doğru Bildiğimiz Yanlışlar