Kuran' da; peygamberin evine davet edilmeden girmeyin, Peygamberin eşleri ile nikahlanmayın diye ayet var, Kuran evrensel mi yoksa tarihsel bir kitap mı? Başka uygulanabilirliği kalmayan emir ve yasak içeren ayet var mı?

Herkese selamlar...

Üzerinde kafa yormamız gereken bir ayet ve konu var... Kur' an evrensel mi yoksa tarihsel bir kitap mı? İçinde artık bizi bağlamayan ve sadece belli bir döneme ve coğrafyaya hitap eden emir ve yasaklar var mı? Hangi ayetler tarihsel olduğu için artık bize hitap etmemektedir nasıl anlayacağız ve kim karar verecek? Namaz, oruç, adaletli ve iffetli olma emirleri de artık bize hitap etmiyor olamaz mı?

Aşağıda yer alan ayette, müminlerden, Muhammed peygamberin evine vakitli vakitsiz izin almadan girmemeleri, davet edildikleri vakit ise sohbete dalıp gitmemeleri, saatler geçirmemeleri ve Muhammed nebi öldükten sonra onun eşleri ile evlenmenin yasaklandığı belirtilir.

Ayete bakalım..

Ey iman etmiş kimseler! Yemek için izin verilmeden, vakitli vakitsiz Nebî’nin evlerine girmeyin; davet edilirseniz girin, yemeği yiyince dağılın. Orada bir sohbet ortamı da aramayın. Bu haliniz Nebî’yi üzüyor ama sizden çekiniyor. Allah gerçeği söylemekten çekinmez. Onun eşlerinden bir şey istediğinizde perde arkasından isteyin. Bu sizin gönülleriniz için de, onların gönülleri için de daha nezih olur. Allah’ın elçisini üzmeye ve onun arkasından eşlerini nikâhlamaya asla hakkınız yoktur. Böyle yapmanız Allah katında ağır bir kusur olur.” (Ahzâb, 33/53)

Yukarıdaki ayette sadece o gün yaşamış kişilerin uyabilecekleri hükümler olduğu çok açıktır. Bu da  ayeti tarihsel sayabilmemiz için birilerinin iznine, söylemine, çalışmasına veya fetvasına ihtiyaç duymaya gerek olmadığını gösterir. Bu ayetin tarihsel olduğunu bizzat Allah söylemektedir.

Kuran'ın tarihsel (kitabın, belli bir çağa veya coğrafyayı ilgilendirdiği, 2024' te insanlığa hitap etmesinin mümkün olmadığını) bir kitap olduğunu savunan ve kendilerini "tarihselci" olarak adlandıran kesimin argümanları şudur; "X ayetin hükmü kalmamıştır çünkü ayetin indiği zaman insanlık farklı düzeydeydi şimdi farklı düzeyde, artık Avrupa' nın insanlığa sunduğu normlar vardır,  1400 yıl önceki sorunlar artık Kuran' ın belirttiği şekilde değil de günümüz dünyasındaki geçerli olan hukuki normlarla çözülebilir" vs. gibi bir ayetin hükmünün tarihsel olmasını Allah' a değil kendi düşüncelerine/çıkarımlarına dayandırmaktadır. Halbuki yukarıda  yer  alan  Ahzap/53' ün tarihsel olduğunu biz değil Allah söylemektedir. Allah bir ayetin tarihsel olduğunu kimsenin onayına bırakmamıştır.

Bir ayetin tarihsel olduğuna ilişkin Allah bir açıklama yapmamışsa biz neden bir açıklama yapamayız?

Hud suresi 1 ve 2' inci ayetler şu şekildedir,

"Elif-Lâm-Râ! Bu (Kur’an); daima doğru hükümler veren ve her şeyin iç yüzünü bilen tarafından, ayetleri hem muhkem /hüküm içerir hale getirilmiş hem de /Türkçe; ayrıntılı olarak açıklanmış /Arapça orjinali "fussilet"/tafsil edilmiş/İngilizce; explained in details bir kitaptır.(Açıklamayı Allah’ın yapmış olması) Allah’tan başkasına kulluk etmemeniz içindir (De ki:) Ben de onun tarafından size gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeciyim."

Tafsil, Arapça' dan dilimize Arapçadaki anlamı ile geçen bir kelimedir, gündelik hayatta karşımızdakinden ayrıntılı bir açıklama istemediğimizde "tafsilata gerek yok" deriz. Türk Dil Kurumunun yayımlamış olduğu Güncel Türkçe Sözlükte "tafsil" kelimesinin anlamı ; "bir şeyi ayrıntıları ile anlatma" olarak yer almaktadır.

Kuran' ın ayrıntılı şekilde Allah tarafından açıklanmasının/tafsil edilmesinin sebebi ayette görüleceği üzere; Allah' tan başkasını kulluk etmememiz içindir yani biri diyorsa "ben Kuran' ı açıklıyorum veya x mezhep imamı, x alim Kuran'ı açıklıyor" bu kendini/onları Allah' ın yerine koymak ve "bana/onlara kulluk edin" demektir çünkü Allah başkasına kulluk etmememiz için Kuran' ı, Allah ayrıntılı olarak açıklamış/tafsil edilmiş olarak Muhammed peygambere indirmiştir.

Akla o zaman diğer soru geliyor;

*Peki, Peygamber zamanındaki yaşayan herkesi bağlayacak bir hükmü/emri getirmenin bunu ayet olarak Kur’an’a koymak dışında bir yolu yok muydu? Yani eğer sadece Nebîmize indirilmiş Kur’an’da yer almayan  (Kur’an dışı vahiy) olduğunu kabul etsek bile o vahiyle söylenenler Nebîmiz dışında hiç kimseyi ilgilendirmeyecek ve bağlayıcı olmayacaktır. Çünkü elçilik görevinin yapılmış olması için risalete konu olan vahyin insanlığa ulaştırılması yani tebliğ edilmesi gerekir. Böylece ulaştığı kişi(ler) için bağlayıcı olacaktır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

“Ey Elçi! Rabbinden sana ne indirildiyse onu tebliğ et. (Tafsil kelimesini Kuran'da  Allah sadece kendisi için kullanmıştır, Muhammed peygamber dahil kimsenin tafsil/Kuranı açıklama yetkisi yoktur, Muhammed peygamberin tafsil değil tebliğ vazifesi olduğu vurgulanmıştırTebliğ etmezsen vazifeni yapmış olmazsın. Allah, seni insanlardan korur. Allah, kâfirler topluluğunu yola getirmez.” (Mâide, 5/67)

*Dolayısıyla o gün yaşayan müminlerin tamamına bir emir verilecekse bu elbette Kur’an ile olmak zorundadır. Nebîmiz vefat ettikten sonra bile, eşleri hayatta olduğu sürece yeryüzünde yaşayan hiç kimse onlarla evlenemeyecekse bu durumun ancak bir ayetle bildirilmiş olması gerekir. Başka yolu yoktur.

Ayette Muhammed aleyhisselam arkadaşlarının kalbi kırılır diye onlara bir şey diyemiyor, çekiniyor ve strese giriyor, onlara böyle yapmayın diyemiyor. Nebinin evine sabah akşam davetsiz girmeme ve saatlerce oturmama emrinin sadece bunun aksini yapan müminlere değil o andaki tüm müminlere verilmesi gerekiyor yani bağlayıcı ve genel bir hitap gerekiyor. Tüm müminleri bağlayıcı emiri Allah yalnızca kendisi tarafından  tafsil edilmiş/ayrıntılı açıklanmış Kuran' ın Muhammed peygamber tarafından tebliğ edilmesi ile verebilir çünkü Rabbimizle bizim aramızda başka iletişim kanalı yok.

**Ayrıca, Kur’an’da sadece indirildiği güne hitap ettiği görülen ayetlerin bugün bizler için ve yarın yaşayacak olanlar için hiçbir bilgi, öğüt, ibret içermediğini söylemek nasıl mümkün olabilir? Hiçbir şey söylemeseler Nebîmizin hayatı, uygulamaları ve Allah’ın Nebîmize verdiği emir ve görevlerle ilgili bugün hiçbir yerde bulamayacağımız bilgileri en güvenilir kaynaktan öğrenmemizi sağlamaktadırlar.

Rum suresi 58' inci ayet şu şekildedir; 

"Andolsun, biz bu Kur'an'da insanlara her türlü örneği verdik"

Bakalım Ahzap/53' ten neler çıkartıyoruz? Ne gibi örnekler var bize ?

1)Bu ayette Nebîmizin insanların uzun süreli sohbetlerinden duyduğu rahatsızlığı dile getirmek konusunda çekingen davrandığını, strese girdiğini yani insanî bir yönünü ve özelliğini bizzat Allah’tan öğrenmiş olmaktayız.

2)Nebimiz, ikram edilen yemekten sonra dağılmayan ve sohbete dalan ashab karşısında sessiz kalmıştı. Yani geleneksel fıkıh anlayışına göre ashabın bu davranışını onaylamıştı. 

**Nebinin yaptığı her hareket sünnet ise O halde nebinin bu onayı da "sünnet" kabul edilmeli ve mü’minler sevap kazanmak maksadıyla zaman zaman bu sünneti tatbik etmeli idiler. Ama bu böyle olmadı. Çünkü ilgili ayet bu davranışın doğru olmadığını söylüyor. Yani nebimizin onayladığı ashabın bu davranışı sünnet değil, kötü bir hareketti. Dolayısıyla nebinin her takriri/onaylaması de sünnet değildir.

**Bu durumda nebinin her sözü, her fiili ve her onayının sünnet olmadığı Kur’an ile sabittir. Bir sözün, bir amelin, bir takririn sünnet olabilmesi için onun Kur’an ile tavsiye edilmiş olması gerekir. Yani sünnet, nebinin söz, fiil ve takrirleri değil, Nebi-Resulün Kur’an ile tavsiye edilen söz, fiil ve takrirleridir. Buna kısaca Kur’anın tavsiyeleri diyebiliriz.

Buraya kadar olan yazdıklarımız biz müslümanlar olarak bir fikir yürütme faaliyeti idi şimdi gelelim ateist/deist  yoldaşlara...Ateist/deistler tarafından dillendirilen, "Muhammed bu kitabı kendi uydurdu evine misafir geliyor hemen sözde ayet iniyor evde çok durmayın, sonra ayet iniyor öldükten sonra eşleri ile evlenilmesin" diye bir takım sözler söyleniyor, ateist ve deist yoldaşlar ve hewaller, bu kitaptaki emir-yasak-tavsiyeler zaten Araf suresi 52' inci ayet gereği müminler için bir rehberdir, bu kitap sizin için bir rehber olmadığından sizlik bir durum yok, daha kitabın ana mesajı "Allah' tan başka ilah yoktur" a uydurma diyorsunuz (uçağınız türbülansa girene kadar) Ahzap/53' e uydurma demişsiniz çok mu =)

Biz müslümanlar 2 şeyi sorgularız


1- Herşeye bir ölçü koyan muktedir bir tanrı var mı ?


2- Bu Kuran, tanrı kelamı mı?

Yaptığımız sorgulama sonucu iki soruya da evet demişsek biz müslümanız yani müslümanın kelime anlamı teslim olan"  demektir,  artık biz Kuran' a amasız teslim oluruz, Allah, evlilik dışı ilişki olamaz, kendi aleyhine bile olsa adil ol, namazı düzgün ve sürekli kıl demişse bizim için konu kapanmıştır. Dolayısıyla bir ayetin bizzat Allah tarafından tarihsel olduğu belirtilmişse bu tarihseldir aksini Allah belirtmemişse diğer tüm emir ve yasaklar son nefesimize kadar rehberimizdir.


Selametle dostlarım..










                                                                                                                            

*Erdem UYGAN

**Zeki BAYRAKTAR

 

 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurana Göre Kadınları Dövecek Miyiz Yoksa Tavlayacak Mıyız

Kader açısından her ne kadar kendi fiillerim sonucu olsa da cehenneme gideceğimi bile bile yine de benim yaratılmam şefkatli bir Tanrı ile uyuşur mu?

Oruç ile İlgili Doğru Bildiğimiz Yanlışlar