Tanrı hem güçlü hem de iyi ise bu kadar kötülük nasıl varolabiliyor?
Selamlar dostlar,
Bugün felsefede "Kötülük Problemi" veya "Teodise" olarak da bilinen kötülük ile iyi olan Tanrı' nın varlığının nasıl bağdaştığı sorusuna bakacağız.
Soru şudur;
Tanrı kötülüğü önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor?
Öyleyse, O güçsüzdür.
Yoksa gücü yetiyor da kötülüğü önlemek mi istemiyor?
Öyleyse, O iyi niyetli değildir.
Hem güçlü, hem de iyi ise, bu kadar kötülük nasıl oldu da var oldu?
Bugün felsefede "Kötülük Problemi" veya "Teodise" olarak da bilinen kötülük ile iyi olan Tanrı' nın varlığının nasıl bağdaştığı sorusuna bakacağız.
Soru şudur;
Tanrı kötülüğü önlemek istiyor da gücü mü yetmiyor?
Öyleyse, O güçsüzdür.
Yoksa gücü yetiyor da kötülüğü önlemek mi istemiyor?
Öyleyse, O iyi niyetli değildir.
Hem güçlü, hem de iyi ise, bu kadar kötülük nasıl oldu da var oldu?
Ateistler ve deistlerin tanrının varlığını çürütmek için kullandığı ilk bakışta paradoks gibi görünen bu düğümü çözelim..
Başlayalım...
Enam suresinin 114' üncü ayeti şu şekildedir; "Allah bu kitabı size tüm ayrıntılarıyla açıklanmış (Arapçası; mufassalâ/ İngilizcesi; explained in detail) olarak indirmişken ben ondan başka bir hakem mi arayayım"
Göreceğimiz üzere Kuran, kendisini Allah tarafından ayrıntılı bir şekilde açıklanmış bir kitap olarak tanımlamakta ve din konusunda kendisinden başka hakem, kaynak, kitap, kişi aranmasını reddetmektedir, o zaman din hakkındaki bu kadar kafa karıştırıcı sorunun cevabı da olmalıdır içinde.
İlk önce neden burdayız, neden yok değiliz de varız, buna bakalım
Kuran ayrıntılı bir şekilde çıklanmış bir kitap olduğundan bu konu ile ilgili tüm ayetlere bakalım;
Mülk suresi 2' inci ayet şu şekildedir; "O, hanginiz daha güzel iş yapacak diye sizi yıpratıcı bir imtihandan geçirmek için ölümü ve hayatı yaratandır. O, daima üstün olan ve çokça bağışlayandır."
Zariyat suresinin 56' ıncı ayeti şu şekildedir; "Ben, cinleri ve insanları sadece ve sadece, bana kulluk etsinler diye yarattım"
Özetle; kim Allah' ın emir ve yasaklarını gözeterek iyi işler yapacak kim gözetmeyerek kötü işler yapacak ortaya çıkması için zor bir sınavın içine gönderilmişiz.
Bakalım bu sınavı kazanmak için ne yapmak gerekiyor:
1-Ankebut suresinin 2 ve 3' ünü ayetleri şu şekildedir;
"İnsanlar, sadece “inanıp güvendik (iman ettik)” dediler diye zorlu imtihanlardan geçirilmeden kendi hallerine bırakılacaklarını mı sanıyorlar?" Biz kendilerinden öncekilerini de zorlu imtihanlardan geçirdik. Allah (imtihanlar sonucunda), doğru sözlü olanları elbette bilecektir. Elbette yalancı olanları da bilecektir."
2-Ali İmran suresinin 142' inci ayeti şu şekildedir" Yoksa siz, Allah içinizden cihad edenleri /elinden geleni yapanları bilmeden, sabredenleri de bilmeden cennete gireceğinizi mi hesap etmiştiniz?
Yukarıdaki 2 ayete baktığımız zaman şunu anlıyoruz; Bu sınav bir bilgi sınavı değil, kim Allah' ın varlığını kabul edecek sınavı da değil, bu zorluklar karşısında dilimize pelesenk ettiğimiz; "ben Allah' a inanıp güveniyorum /iman ediyorum" sözünün eylemler ile test edileceği bir sınav, zorluklar karşısında cihad edenlerin yani elinden geleni yapanların (cihadın anlamı savaş demek değildir fakat savaşta cihadın türlerinden biri olabilir, İslam'da Allah adına toprak fethetmek diye bir savaş yoktur, başka yazının konusu olsun) ve sabredenlerin yani doğru duruşunu bozmayanların kazanacağı bir sınav, şu atasözümüz aslında özetliyor " Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz"
Şimdi bakalım bu zorlu sınavda karşımızda neler çıkacak
3-Bakara suresinin 214' üncü ayeti şu şekildedir;" Öncekilerin başlarına gelenlerin bir benzeri sizin başınıza da gelmeden cennete girebileceğinizi mi hesap ediyorsunuz? Onlar maddi sıkıntılara, bedensel sıkıntılara uğramış ve öylesine sarsılmışlardı ki Allah’ın elçisi ve beraberindeki müminler “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek hale gelmişlerdi. Bilin ki Allah’ın yardımı yakındır.
4-Bakara suresinin 155' inci ayeti şu şekildedir; "Sizi mutlaka korku ve açlık türünden bir şeyle; can, mal ve ürünlerden eksiltmeyle yıpratıcı bir imtihana sokacağız. Sen sabredenlere /duruşunu bozmayanlara müjde ver."
5-Ali İmran suresinin 186' ıncı ayeti şu şekildedir; "Mallarınız ve canlarınız konusunda yıpratıcı bir imtihandan geçirileceğiniz kesindir. Sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve müşriklerden çok üzücü sözler işiteceğiniz de kesindir. Eğer duruşunuzu bozmaz, yanlışlardan da sakınırsanız (imtihanı kazanırsınız)"
Yukarıdaki ayetlere baktığımız zaman; MUTLAKA aşağıdakilerle karşılaşacağımız bilgisini alıyoruz.
1-Candan eksiltme
2-Mal ve ürünlerden eksiltme
3-Korku
4-Açlık
5-Maddi sıkıntı
6-Bedensel sıkıntı
Yukarıda yer alan bağlantılı ve birbirini açıklayan ayetler kümesini değerlendirdiğimizde
"Bizim varolmamızın tek sebebi; Yukarıda 6 madde halinde sıralanan olumsuzlukla karşılaştığımızda (ki mutlaka karşılaşacaksınız diyor Allah) duruşumuzu bozup bozmayacağımız, bu durumu çözmek için elimizden geleni yapıp yapmayacağımız, kulluk etmekten geri durup durmayacağımızı Allah' a göstermemizdir.
Mesala
-21 yaşındaki evladını kanserden kaybedip canı eksilen anne-baba var, aslında evladının kanser olmasında; annesinin hamileyken sigara tüketmesi, evde anne baba arasındaki 7/24 yaşanan kavga yüzünden anksiyeteyle çocukluğunu geçiren delikanlının savunma sisteminin düşmesi, daha küçükken ağrı ve şikayetlerine rağmen anne babasının zamanında doktora götürmemesi çok büyük paya sahip;
A-Anne-baba, aslında kendilerinden kaynaklanan bir kötü olay olan çocuklarının kanser olması ve ölmesi sonucunda; evladını ve kendisini yoktan yaratan Allah' a şikayet mi edecek yoksa evlatlarıyla 21 yıl geçirmesine müsade ettiği için şükür mü edecek? Ders alıp kanserli başka çocuklara yardım mı edecek? Çocuğu hayatta hastalık sürecinde iken gidip türbelere bel bağlayıp, ölmüş x babadan mı yardım isteyecekler yoksa daima diri Olan Allah' tan mı? Çocukları öldüğünde kendilerini sosyal hayata mı kapatacaklar? Onların sınavı bu
B-Delikanlı, küçüklüğünden beri yakalandığı bu hastalık yüzünden Allah' a şikayette mi bulunacak? Sizi mutlaka can ve maldan eksiltmeyle sınava tabi tutacağım diyen Allah' a beni niye sağlıktan eksilttin diye şikayet mi edecek? Yoksa ebedi sağlıklı hayat için kulluğunu aksatmadan devam edecek mi?
- Ortalama gelire sahip biri; ilerde aç kalırım korkusuyla Allah'ın ona verdiği maldan ihtiyaç sahibine dağıtacak mı yoksa hepsine altın alıp yastık altı mı edecek? Onun sınavı bu
-İşyerinde rüşvetçi patronu ve arkadaşları tarafından mobbinge maruz alan ve rüşvet almadığı için işten atılıp işsiz ve aç kalma korkusu duyan biri, işsiz kalmamak ve onlar tarafından kabul görmek için rüşvet mi yiyecek? Yoksa duruşunu bozmadan sabırla yoluna devam mı edecek?
-Filistinde bebekler katledilirken, Doğu Türkistan' da çocuklar zorla ailelerinden alınırken, devlet yöneticileri; İsraille, Çin ile düşman olursak ülkenin ticaret bozulur, aç kalırız, ilerde bizi suçlarlar korkusuyla "bize ne" mi diyecek yoksa Allah'ın emrine uyup harekete mi geçecek, aksiyon mu alacak? Allah' tan mı yoksa Amerika ve Çin' den mi daha çok korkacaklar? Bu yöneticilerin sınavı...
Vatandaşlar olarak devlet aygıtını elinde tutanlara harakete geçmeleri için yasal yollardan yürüyüşlerle, mitinglerle, basın açıklaması gibi kollektif eylemlerle baskı kuracak mıyız? Sosyal medyada ve gerçek hayatta çevremizdeki insanlara yapılan zulmü anlatarak duyulmasını sağlayacak mıyız? Sandığa gittiğimizde bunu dikkate alacak mıyız yoksa umursamayacak mıyız? Bizim sınavımız da bu
Bizde sistem şu şekil işliyor.
Allah: Bebekler ölüyor, engelleyin, mazlumları koruyun, zulmü durdurun
Biz: Allahım bebekleri koru, engelle zalimleri, zulmü durdur.
Allah bize kötülüğü engelleme görevi veriyor, biz de sanki biz değil de Allah sınavdaymış gibi ona görevi geri veriyoruz.
Allah; Kulum, ihtiyaç sahiplerini gözet, olmayana ver
Biz: Çok şükür bügünde de doyduk, Allah' ım sen olmayana da ver, Allah' ım şu gariban X' e yardım et, zor hayatı valla
Görüldüğü gibi Allah, Kuran ile bize görev veriyor, biz de geri ona görev veriyoruz ve kısır döngü başlıyor, ihtiyaç sahipleri gözetilmiyor sonra bunu göre ateist; "aa açlık var burda demek ki Allah yok" diyor aslında onun sınavı da bu.
Özetle dostlar; Allah bizi hem kötülük hem iyilik yapabilecek özgür irade ile yaratmış böylece korku ve açlık türünden birşeyle can ve mal ve ürünleden eksilmeyle kısacası olumsuz ve kötü bir durumla karşılaştığımızda (Bakara155) hangimizin hangi fiili işleyeceğini bilmek istemektedir
Biz zaten kötülüğe/ü kim işleyecek/destek verecek/engelleyecek/umursamayacak diye bir imtihana gönderilmişiz eğer dünyada kötülük olmasaydı ya da kötülük işleyemeseydik zaten Allah tarafından var edilmeyecektik. Hiç doğmayacaktık. Bizim varlık amacımız bu kötülükle mücadele, olumsuzluklara karşı duruşunu bozmama ve cihad etme yani elinden geleni yapmak
Yukarıda geçen hususlar biz müslümanlar içindi dostlarım.
Ateistler için bu kadar açıklamaya hiç gerek yok.
Tanrı hem güçlü, hem de iyi ise, bu kadar kötülük nasıl oldu da var oldu? diyen ateistlere yukarıdaki açıklamalar gereksiz. Onlar şu soruları cevaplayamadık kötülük problemine giremezler;
1-Hani Tanrı yoktu? Hem Tanrı yok deyip hem de dünyadaki kötülüğün suçunu Tanrı' ya atmak çelişkidir. "Allah yok ama dur varmış gibi eleştireyim" demektir bu ayrıca hemTanrı hem yok deyip hem de Tanrının iyi olmalı önkabulü ile fikir yürütmek de çelişkidir.
Kötü bür tanrı olması ile tanrının yokluğu farklı konular; kötülük problemi Allahın varlığı ve yokluğu ile ilgili değil tanrının karakteri ile ilgili sorundur pekala kötü bir tanrıda olabilirdi bakınız; Iskandinav kötülük tanrısı Loki, Türk kötülük tanrısı Erlik han vs.
2-Kötülük nedir? İnsanlara işkence etmek, Rüşvet yemek, hırsızlık yapmak, ihtiyaç sahibini gözetmemek, Zalimi engellememek ? Neye göre kötüdür? ( Bunun ayrıntıları blogumdaki Allah' sız ahlak mümkün mü, ateistler ahlakı temellendirebilir mi" yazımda görebilirsiniz")
Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.
Selametle dostlarım
Yorumlar
Yorum Gönder