Hiç yanlış yapmayan birini, devamlı yanlış yapan ve yapacağı garanti olan bizler nasıl örnek alabiliriz?

Kuran' da Muhammed Peygamberi örnek almamız istenir, peki... bizim gibi günah işleyen, hataları olan, tökezleyen, başarısızlığa uğrayan insanlar nasıl her şeyi tereyağından kıl çeker gibi hallettiği bize anlatılan, asla günah işlemeyen, hata yapmayan Muhammed Peygamberi örnek alabilir?

Biz, kalenin dışında  düşmanların olduğu bozkırda bir askeriz, bize diyorlar ki; "kalenin içindeki o askeri örnek alsana"... Onu nasıl örnek alabilirim? O, düşmanlardan korunan bir kale içerisinde, bense düşmanların ortasında...

Muhammed Peygamberi hikayelerden, menkıbelerden, masallardan değil Kuran’ dan tanıdığınızda aslında onun da bizim gibi bir insan olduğunu, strese girdiğini, yaşadığı başarısızlıklar karşılığında üzüntüye kapıldığını görüyorsunuz, inanın size Marvel karakteri gibi anlatılan kişinin, sizin gibi sevinçleri, hüzünleri, yanlışları olan bir insan olduğunu anladığınızda Muhammed peygamberi gerçekten seveceksiniz? 

Muhtemelen çoğumuzdan daha ağır dertler çekti, sırtına atlayıp şımaracağı babası olmadı, belki geceleri hiç görmediği babasının yüzünü hayal ederek, ona hayalinde sarılarak  gözyaşları içinde uyudu küçük Muhammed bilemiyoruz ama biz Kuran' da anlatılan gerçek Muhammed peygamberi çok seviyoruz.

Ahkaf suresi 9' uncu ayet; "De ki: Ben resullerin/elçilerin ilki değilim. Bana da size de ne yapılacağını bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarım. Ben sadece apaçık bir uyarıcıyım.”

Enam suresi 50’ inci ayet; “De ki: “Size ‘Allah'ın hazineleri yanımdadır’ demiyorum. Gaybı /gizli şeyleri de bilmem. Size, ‘Ben bir meleğim’ de demiyorum. Ben sadece bana vahyedilen Kur’ân’a uyarım

A-Aynı Bizim Gibi Strese Giren, Gerilen, Üzüntüden Kendini Yiyip Bitiren, Ruhu Daralan Bir Peygamber

Kafirler; Muhammed Nebimizden, hz. Musa gibi, İsa Mesih gibi birer peygamberse onlar gibi mucize göstermesini istemişler eğer mucize gösteremiyorsa peygamberlik iddiasının yalan olduğunu söylemişlerdir. Bu, “mucize getirememe durumu” ve onlara “Musa ve İsa peygamberin yaptığı gibi mucizelerle peygamberliğini ispatlayıp cevap verememe durumu” Muhammed peygambere çok ağır geliyordu çünkü ona diğer nebilere verildiği gibi mucize verilmemiştir.

Muhammed peygamber kedisine mucize verilirse kafirlerinde iman edeceğini düşünüyordu, bu yüzden istiyordu fakat durum farklıydı, ne mucize getirirse getirsin inkara şartlanmış bir toplumun arasındaydı.

Gerçekleri gördüğü halde bile bile inkar eden kimselere mucize getirmenin faydası olmayacağını Rabbimiz söylüyor

Enam suresi 111’ inci ayet şu şekildedir;

Biz onlara melekleri indirsek, ölüler onlarla konuşsa ve her şeyi önlerine döksek, yine de inanıp güvenmezler; tercihi Allah yaparsa başka. Ama (tercihi onlara bıraktığı için) çoğu cahilce davranır

Rabbimiz Enam suresi 35' inci ayette Rabbimiz şöyle buyurmuştur.

"Onların yüz çevirmeleri sana ağır mı geliyor! Öyleyse hadi bakalım, gücün yetiyorsa yer altına inen bir delik veya göğe doğru bir merdiven bul da onlara bir mucize getir. Tercihi (insanlara bırakmayıp) Allah yapsaydı elbette onları doğru yolda toplardı. O halde sakın cahillik edenlerden olma"

Şuara suresi 3 ve 4' üncü ayetler şu şekildedir;

"İnanmayacaklar diye neredeyse kendini yiyip bitireceksin, Farklı tercihte bulunsak, gökten üzerlerine bir mucize indiririz de ona boyun eğip kalırlar."

Allah, kainat düzenini imtihan için kurduğundan dolayı kimseyi zorla kendisine boyun eğdirmemektedir. Dileyen iman eder dileyen inkar eder.

B-Kuranda' ki Savaş Hukukuna Uyulmaması Sebebiyle Muhammed Peygambere Uyarı

Kafirlerle ancak şu durumlarda savaşılabilir. (Bu konudaki ayetleri merak edenler blogumdaki "Allah Köle Edinmeyi İlk Muhatap Kavim Araplardan Çekindiği İçin Mi Yasaklamadı ve Köleliğin Kalkmasını Zamana Bıraktı?" konulu yazıma bakabilirler.)

1-Bize savaş açmış veya işgal etmeye başlamışlarsa

2-Bizi yurdumuzdan çıkarıp sürgün etmişlerse

3-Bizle olan barış antlaşmasına ihanet edip arkadan iş çevirmişlerse

4-Savaşacak gücü olmayan mazlum milletlerin sömürgeci kafirlere karşı müslümanlardan yardım çağrısı üzerine   (Bugün Gazze veya Doğu Türkistan gibi)

Muhammed suresi 4' üncü ayet şu şekildedir;

"Kâfirlik edenlerle savaşta karşılaşınca (yukarıda sayılan 4 sebepten biri ile savaşmak şartıyla) boyunlarını vurun. Nihayet (kuvvetlerini kırıp) onları etkisiz hale getirince bağlarını sıkı tutun (esir alın)Sonra ya karşılıksız ya da fidye karşılığı serbest bırakın ki savaşın doğurduğu ağır sıkıntılar ortadan kalksın. Yapmanız gereken budur. Allah farklı tercihte bulunsaydı onların hakkından kesinlikle kendisi gelirdi. Bunu yapmaması, birinizi diğerinizle yıpratıcı bir imtihandan geçirmek içindir. Allah yolunda öldürülenlere gelince, Allah onların işlerini asla boşa çıkarmaz."

Müslümanların, Muhammed suresi 4' üncü ayet gereği Kuran'da sayılan 4 meşru savaş sebebi ile kafirlerle savaştığında, savaşta galip duruma gelmeden, artık düşmanı püskürtmeden esir almaya hakkı yoktur, aldığı esirleri de köleleştiremez ya karşılıklı ya da karşılıksız salmak zorundadır, esirin fidye verecek parası ya da yakını yoksa  Allah' ın kitabında koyduğu  ceza ve vergi kanunları yani  Allah' ın şeriatına göre yönetilen bir devlette bu esirleri kurtarmak için bütçeden pay ayrılır. (Bu konudaki ilgili ayetler için blogumdaki "Allah Köle Edinmeyi İlk Muhatap Kavim Araplardan Çekindiği İçin Mi Yasaklamadı ve Köleliğin Kalkmasını Zamana Bıraktı?" konulu yazıma bakabilirsiniz.)

Muhammed suresi 4' üncü ayetine rağmen devlet başkanı ve savaş komutanı Muhammed peygamber ve müslümanlar bu ayete aykırı davranarak düşmanı dağıtmadan, püskürtmeden esir almaya karar vermişlerdir.

Düşmanın beli kırılmadan ganimet elde etmek amacıyla esir alınması üzerine Rabbimiz, başta savaşı yöneten ve devlet başkanı Muhammed aleyhisselama ve müslümanlara şu uyarıda bulunmuştur.

" Enfal suresi 67-68 uncu ayetleri şu şekildedir;

"Hiçbir nebi, savaş alanında düşmanı etkisiz hale getirmeden esir alma hakkına sahip değildir. Siz, hemen elinize geçecek şeyler istiyorsunuz. Allah ise sonrasını istiyor. Daima üstün olan ve bütün kararları doğru olan Allah’tır".

Allah’ın daha önce kayda geçmiş bir kararı olmasaydı, aldığınız şeyden dolayı size kesinlikle büyük bir azap çarpardı." 

Allah "azabun azim" yani büyük azap kelimesini bir de Bakara suresi 7' inci ayette kafirler için kullanmaktadır.

CPeygamberin, Savunma Savaşına Katılmak İstemeyen Askerlere, Yalan Mı Doğru Mu Söylediklerini Tam Anlamadan İzin Vermesi

Suriye’den Medine’ye gelen tüccarların  Bizans imparatoru Herakleios’un Medine’ye saldırmak için hazırlık yaptığını ve Hıristiyan Arap kabilelerinin Bizanslılar’a katıldığını, öncü birliklerinin Arap çölü sınırındaki Belkā’ya ulaştığını haber vermesi üzerine Hz. Peygamber Tebük Savaşı’ na hazırlanmaya başladı. (Bakın yine savunma savaşı, asla toprak genişleyeteyim, Allah' ın adını yükseltmek için toprak fethedeyim gibi bir düşünce yok, çünkü Kuran' a aykırı)

Bu savaşın Medinelilerin ana gelir kaynağı olan hurmanın hasat mevsimi olan eylül-ekim aylarına denk gelmesi, bu mevsimde havanın çok sıcak olması, münafıkların ve kalbinde hastalık olan bazı kimselerin savaşa katılmamak için izin istemeleri ve Muhammed peygamberin buna izin vermesinin oluşturduğu huzursuzluk, bazılarını savaşa katılma noktasında isteksiz hale getirmişti. Bazı kişiler Muhammed peygambere gelip savaşa katılmamak için izin istemiş ve Muhammed as buna izin vermişti. (Örneğin PKK'  ya karşı düzenlenecek operasyonda bazı askerlerin devlet başkanından savaşa katılmamak için izin istemesi gibi düşünün çünkü Nebimiz Medine şehir devletinin başkanı ve ordu komutanıydı).

Muhammed Nebi bazı kişilere, kendilerini işgale hazırlanan bir ordu ile savaşa girmemek için izin verince Tevbe suresi 43’ üncü ayet indi;

"Allah seni affetsin! Doğru söyleyenler sana göre tam olarak ortaya çıkmadan, yalancıların kimler olduğunu da öğrenmeden onlara (savaşa katılmama konusunda) niçin izin verdin?"

Bedir savaşında kendilerini ezmeye gelen düşmanı tamamen püskürtmeden esir alınma sebebiyle, sürgün edildikleri Mekke’ nin fethi geciktiği için, Mekke’ nin fethedildiği zaman Rabbimiz Muhammed suresi 19’ uncu ayette şöyle buyurmuştur;

Şunu bil ki Allah'tan başka ilah yoktur. Hem kendi günahın için hem de inanmış erkek ve kadınlar için bağışlanma talebinde bulun. Allah, gezip dolaştığınız yeri de varıp durduğunuz yeri de bilir”

Arkadaşlar Allah kimi affeder, günahı olanları değil mi? Günahsız biri neden Allah’ tan af dilesin.

D- Muhammed Peygamberin Kalbinin Az Kalsın Ayetleri Tebliğden Uzaklaşmaya Meyledecek Olması

İsra suresi 73' üncü ve 74' üncü ayetler şu şekildedir;

"(Ey Muhammed!) Az kalsın, sana vahyettiğimizden başkasını bize mal etmen için, seni ondan uzaklaştırıp başını yakacaklardı. O zaman seni kesinlikle dost edinirlerdi. Eğer biz senin duruşunu sağlamlaştırmasaydık sen neredeyse onlara azıcık da olsa meyledecektin!

Bu ayetten anlıyoruz ki; eğer Allah’ ın desteği olmasaydı bir ara kafirler az kalsın Muhammed as’ mın, Allah’ ın ona indirdiği vahye, (belki sırf müşriklerin kalbi İslam’ a ısınsın düşüncesiyle onlara taviz anlamında) kendisinden bir şeyler eklemek üzere olduğunu fakat Allah’ın desteği sayesinde bundan vazgeçtiği anlaşılmaktadır.

Muhammed peygamber elçi/resul sıfatıyla tebliğ ettiği ayetlere asla bir ekleme veya çıkartma yapamaz.

Hakka Suresi 44-45-46’ ıncı ayetler şu şekildedir;

“(Resulümüz Muhammed) Eğer bizim adımıza bazı sözler uydurmuş olsaydı, Elbette onu kıskıvrak yakalardık, Sonra kesinlikle onun ana atardamarını koparırdık

Tevrat’ta bu konuda şu pasaj bulunmaktadır: “Adıma konuşan peygamberin ilettiği sözleri dinlemeyeni ben cezalandıracağım. Ancak, kendisine buyurmadığım bir sözü benim adıma söylemeye kalkışan ya da başka ilahlar adına konuşan peygamber öldürülecektir.” (Yasa’nın Tekrarı 18:19-20).

E-Muhammed Peygamberin Kendisinden Haram Helal Koyamaması

Tahrim suresi’ nin 2’ inci ayeti şu şekildedir;

"Ey Nebî! Eşlerinin gönlünü kazanmak için Allah’ın sana helal kıldığını niçin kendine haram kılıyorsun! Allah, çok bağışlayan ve ikramı bol olandır."

Görüleceği üzere; Muhammed aleyhisselam sadece Allah'ın ona vahyettiği onun da resul sıfatıyla tebliğ ettiği ayetlerle haram yasak koyabilir ama bireysel olarak/nebi sıfatıyla haram veya helal koyamaz yani bir husus Muhammed as' mın tebliğ ettiği kuran ayetlerinde haram değilse o helaldir bunun dışında Muhammed as kendiliğinden haram/helal koyamaz. Ayette görüleceği üzere kendisine ayetlerle tebliğ edilmeyen ve Kuran' da yer almayan haram sayılmayan bir hususu kendisine haram sayan Muhammed nebi, Allah tarafından uyarılmaktadır.

Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim..

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurana Göre Kadınları Dövecek Miyiz Yoksa Tavlayacak Mıyız

Kader açısından her ne kadar kendi fiillerim sonucu olsa da cehenneme gideceğimi bile bile yine de benim yaratılmam şefkatli bir Tanrı ile uyuşur mu?

Oruç ile İlgili Doğru Bildiğimiz Yanlışlar