Peygamber öldüğünde Kuran bir kitap halinde değildi, kendisine inen vahiy sayfalarını birkaç sahabenin evinde ve ya köşede bucakta bırakarak vefat etti iddiası (iftirası) üzerine

Türkiye' de Muhammed peygamberin hayatta iken Kuran' ın bir kitap haline getirilmediği,  bütün olarak arkasında bir kitap bırakmadığı, peygamber öldükten sonra da sahabenin gayreti ile sağdan soldan toplananlar ile hayattaki hafızların aktardıklarının kitaplaştırıldığı gibi bir anlayış var. 

Bu iddiayı çürüten deliller şu şekildedir;

1- KURAN' DAN DELİL

Furkan suresi 5. ayet şu şekildedir;

Bir de (kafirler) şunu dediler: “Bu; öncekilerin yazılarıdır, Muhammed onlardan derleyip toplamaktadır. Bu ona sabah akşam yazdırılıyor.” 

Ayette gördüğümüz gibi kafirler diyor ki bu Muhammed öncekilerin yazılarını yani Tevrat, İncil, Enok' un kitabı vb ne varsa önceki milletlerin elinde tanrısal kaynaklı olduğu düşünülen Muhammed onları derleyip toplayıp yazıyor veya önceki kitaplar elinde bulunanlar bunu Muhammed' e yazdırıyor…

Göreceğimiz üzere kafirler  Muhammed Nebinin ayetleri yazdığını belirtiyor...

Yüce Rabbimiz,  Bakara suresinde alış verişte, vasiyette ve borç meselelerinde bile aralarında anlaşmazlık çıkmasın, yanlış anlaşılma olmasın dolayısıyla insanlar birbirlerinin haklarını korusun diye alıp vereceklerini yazmayı emretmektedir, şimdi vasiyeti, borçları, alacakları yazmayı emreden Allah vasiyeti, borcu yazmayı emreden ayetleri mi yazdırmayacak? Bunca önemli ve gelecek nesiller için de hak, hukuk, hidayet kaynağı olan ve içinde alışveriş, vasiyet, aile ilişkileri, savaş hukuku gibi konular bulunan kitabı yazıya geçirmelerini onlardan istemeyecek ve Elçisi Muhammed aleyhisselam ise kendisine inen vahiy sayfalarını birkaç sahabenin evinde ve ya köşede bucakta bırakarak vefat edecek. (buraya bir " anaaa babababbababa" efekti koymak isterdim)

Bu size mantıklı geliyor mu?

2- MUHAMMED NEBİNİN HAYATINDAN DELİLLER 

Muhammed Peygamberin, Kuran’ ın inişi tamamlandıktan sonra ve vefatından kısa zaman önce müminlere yaptığı meşhur Veda Hutbesinden bir bölümü aşağıya bırakıyorum.

Ey Müminler!'

Size iki emanet bırakıyorum, onlara sarılıp uydukça yolunuzu hiç şaşırmazsınız. O emanetler Allah'ın Kitabı Kur'an-ı Kerim ve Peygamber'in sünnetidir."

Şimdi, Kuran peygamber zamanında belirli ve somut bir kitap şeklinde kayıtlı değil de, dağınık, bir kısmı peygamberin evinde taşlara kayıtlı bir kısmı başka sahabe de kağıda yazılı, bir kısmı 2-3  hafız sahabenin hafızasında kayıtlı ise Muhammed nebi, Müminlere size Kuran' ı bırakıyorum diyebilir miydi? 

3-ARKEOLOJİK DELİLLER

Şimdiye kadar bulunan en eski Kur'an-ı Kerim bölümlerinden biri, İngiltere'deki Birmingham Üniversitesi'nde ortaya çıkarıldı. El yazması parşömen üzerine mürekkeple Arapça Hicazi yazısı kullanılarak yazılmıştır ve hala açıkça okunabilmektedir. Sayfada 19. sure olan Meryem suresinden ve 20. sure olan Taha suresinden ayetler yer almaktadır. Oxford Üniversitesi Radyo Karbon Hızlandırıcısı Birimi'nde yapılan test, sayfaların 568 ve 645 yılları arasında yazıldığını ortaya çıkardı. Birmingham Üniversitesi Hristiyanlık ve İslamiyet Profesörü David Thomas, "Bu el yazmaları, İslamiyet'in kurulduğu ilk yıllara ait. Kur'an-ı Kerim, 610 ve 632 yılları arasında indirildi. Bu el yazmalarını yazan kişinin, Hz. Muhammed'le aynı dönemde yaşadığını, hatta peygamberi tanıdığını düşünüyoruz" dedi. 

4-SAHABELERDEN GELEN DELİLLER

Kendisine vahiy bildirme işi bittiğinde, Muhammed peygamber , etrafındakilere; -“bana şöyle şöyle vahyolundu’ buyurarak onları, gelen vahiylerden haberdar etmekle kalmıyor; yanından eksik etmediği vahiy katiplerini  çağırıyor ve derhal onları çeşitli yazı malzemelerine kaydettiriyordu (Kaynak:Hindi, Kenzul Ummal,·l/614-615.)

Böylelikle evinin bir köşesini veya hücrelerinden birini -o günün şartlarına göre- bir çeşit arşiv haline getiren Hz. Muhammed, Kur’ân’ın orijinal bir nüshasını burada koruma ve kollama altında tutuyordu.(Kaynak: Subhi’s-Salih, Mebahis fi Ulumi’l-Kur’an, s. 73-74, Beyrut 1990.)

Zeyd b. Sabit’ten şöyle nakledilmektedir: ‘Biz Resulullah’ın huzurunda kağıt parçalarından Kur’an’ı te’lif ediyorduk’’ (Kaynak:Buhari, “Fedâilü’l-Kur’an”, 22.)

Demek ki gelen vahiy metinleri belli bir sıra ve tertibe göre yazılmakta ve kayıt altına alınmaktaydı. İbn-i Abbas da bu konuda şunları söylemektedir: “Bazen Rasulullah’a birden fazla sure bir anda nazil olurdu. Kendisine bir şey nazil olduğunda vahiy katiplerinden birini çağırır, bu ayeti şu suredeki şu ayetin yanına koyunuz diye emrederdi.” (Kaynak- Atik, Kemal, Ayet ve Surelerin Tevkifiliği Meselesi, EÜİFD, c.6, s. 217. Geniş bilgi için: T.C. Ankara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü temel İslam bilimleri (kelam) anabilim dalı Kur’an’da kitap kavramı doktora tezi Mücteba Altındaş Ankara – 2012)

Bu durumdan ayet ve surelerin yerlerinin belli olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle Hz. Peygamber vahiy katiplerine yazdırdığı bütün Kur’an arşivlerini bir koleksiyon şeklinde bırakmıştı.

Daha Mekke’de iken, Resulullah Akabe’de buluşup-görüştüğü Rafi b. Malik ez-Zurki’ye, o zamana dek nazil olan ayet ve sürelerden oluşan bir Kur’an metni vermişti; O da yazılı metni Medine’ye götürmüş ve kendi evinde halka okumaya başlamıştı. (Kaynak Muhammed Hamidullah, Kurani Kerim Tarihi, s. 43-44, Beyan yay. İstanbul 2000.)

Tabersi, Mecmau’l-Beyan adlı eserinde, Bagavi’nin şu tesbitini nakleder: “Peygamber, Kur’an’ı Cibril’in indirdiği şekilde imla ettiriyor ve yazılmasına nezaret ediyordu. Sahabe de bunu aksatmadan ve eksiltmeden Kur’an’ı iki cild arasına yerleştirmiştir. Kur’an, Peygamber zamanında toplanmış ve şu andaki şekliyle telif edilmiştir. (kaynak-Tabersî,  Mecmau’l-Beyan, c. I, s. 15.)

Kur’ân tarihi konusunda araştırma yapan Muhammed Hamidullah eserinde, “Tarihi kaynaklar, Kur’ân’ın herhangi bir parçası indiğinde, Hz. Peygamberin okuma yazma bilen sahabilerinden birini çağırıp daha önce inmiş ayetler topluluğu içinde nereye yerleştireceğini bizzat belirledikten sonra, inen ayetleri dikte ettirdiğini sözbirliğiyle belirtirler.” (kaynak-Muhammed Hamidullah, “a.g.e.”, s. 41.)

Nitekim bu söylenenleri destekleyen birçok hadisler mevcuttur: Ör, Her yılın Ramazan ayının gecelerinde Cibril ile Resulullah buluşur; o zamana kadar gelen Kur’ân bölümlerini birbirlerine okur, dinleşirlerdi. Bu mukabele, Nebi’nin vefatı öncesine rastlayan Ramazan’da iki kez gerçekleşti ki, Nebi bu Ramazan’da -öncekilerde olduğu gibi- on gün değil yirmi gün Mescid’de i’tikafa girmişti. (kaynak-Buhari Sahih, Vl/123-124, 66. k./7. b., hd. no: 4997-4998; Geniş bilgi için, Hamidullah, K. Tarihi.)

Allah Resul’u kendisine gelen vahiyleri, özel olarak seçip görevlendirdiği vahiy katiplerine yazdırıyordu. Bunu yaparken onların yazdıklarını kendilerine okutarak kontrol ediyor, bir yanlışlık veya eksiklik varsa hemen düzeltilmesini sağlıyordu. Vahiy katiplerinden Zeyd B. Sabit anlatıyor: “Ben Resulullah’ın yanında bana imla ettiği vahiyleri yazardım. Yazma işi bitince (yazdıklarını) oku” der ve ben de okurdum.  Yazdıklarımda bir eksiklik olmuşsa hemen onu düzelttirirdi.”(Kaynak- Süli, Edebül Kuttab, s. 165; Geniş bilgi için bkz. Dr. Tayyar Altıkulaç, Mushafı Şerif, C. I, s. 19-20.)

Nebi (a.s.), kitapsı/mushafı andıran yazılı bir kolleksiyon (mecmua) bırakmıştı. (kaynak-Buhari, “Fedâilü’l-Kur’an”, 19.)

Yukarıda görüleceği üzere, Peygamberin, Kuran’ ı yazma gibi bir amaç gütmediğini iddia etmek, aslında ben din düşmanıyım denilecek cesareti olmayan insanların yürüttüğü kara propagandadır çünkü verilmek istenen mesaj şudur; Eğer bir Tanrı olsaydı ve bu Tanrı, Muhammedi gerçekten  elçi olarak seçseydi, gönderdiği kitabı koruması gerekirdi, Muhammed kitabı kitaplaştırmadığına göre demek ki Tanrı yok…

Bu tip insanlar Muhammed as’ mın Kuranı yazdığını bütün halinde kendinden sonrakilere aktardığını görseler de inanmayacaklardı çünkü yazının girişinde yer alan Furkan Suresi 5’ inci ayette anlatıldığı üzere; o dönemin kafirleri şimdikiler gibi Muhammed Kuranı kitap haline getirmedi diye iftira atmıyorlar çünkü ortada derlenmiş toplanmış kitabı ve onun başka sahabe ellerinde olan nüshalarını görüyorlar onlarda diyor ki Muhammed  yazıyor  ama hele bir sorun nasıl yazıyor? önceki kitaplardan derleyip derleyip yazıyor/yazdırıyor.

Bu başka bir konu olduğu için giriş yapmayacağız sadece kısa bir ayet yazalım.

Muminun suresi 68’ inci ayet;

“Bunlar Allah’ın sözünü /Kitabını etraflıca düşünmediler mi? Yoksa bunlara, önceki atalarına gelmemiş olan bir şey mi geldi?

Allah diyor ki; atalarınıza, sizden önceki kavimlere gönderdiğim sayısız aynı kitabın yine aynısını gönderiyorum ama inkara şartlanmış olan kafirler  Kuran’ ın önceki kitaplarla aynı olma iddiasını sanki Kuran’ ı çürüten bir iddiaymış gibi dillendirmektedir.

Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.

Bu yazıyı yazarken Azerbaycanlı Aydın MÜLAYİM Bey’ in aşağıda linkini bıraktığım makalesinden yararlandım. Daha geniş bilgi için bakınız.

https://www.cerideiilmiyye.org/kuran-muhammed-aleyhisselamin-sagliginda-bir-kitap-halinde-mevcut-muydu/

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurana Göre Kadınları Dövecek Miyiz Yoksa Tavlayacak Mıyız

Kader açısından her ne kadar kendi fiillerim sonucu olsa da cehenneme gideceğimi bile bile yine de benim yaratılmam şefkatli bir Tanrı ile uyuşur mu?

Oruç ile İlgili Doğru Bildiğimiz Yanlışlar