Şimdi güçsüz olduğumuz için, imkanlar el vermediğinden mi Müslümanlar Kafirleri bulduğu yerde öldürmüyor? Kuran' göre müşrikleri ve kafirleri bulduğumuz yerde öldürmeli miyiz?

Hepimizin ucundan kıyısından duyduğu bir muhabbet vardır; "Müslümanlar Mekke' de iken yumuşak huylu, demokrat takıldılar ama Medine' de güçlenince artık kafir, müşrik, ateist, hristiyan, yahudi hangi "öteki" varsa buldukları yerde öldürdüler, gerçek yüzleri ortaya o zaman çıktı; Ahanda Bakara 191' inci ayet; "onları bulduğunuz yerde öldürün" Ahanda Tevbe 5' inci ayet; "O müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün" diyor, Bunlar bugünde aynısını yaparlar ama ellerinde güç yok çünkü bunların kitabında olan bir emir bu..."


Ateist veya Müslüman olduğunu iddia eden kişilerin çoğu Kuran'ı anadilinde okumadığı için bu konu da çoğu kişinin net fikri yoktur. 


Şimdi Allah' ın kitabına bakalım gerçekten böyle mi?


İşte Medine' de Müslümanlar güçlü iken inen yukarıda bahsedilen Bakara suresinin 190-193' üncü ayetlerine bakalım;


"190-Size savaş açanlara karşı siz, Allah yolunda savaşın ama haksız saldırı yapmayın. Allah, haksız saldırı yapanları sevmez.

191-Onları tespit ettiğiniz yerde öldürün. (İngilizce; And kill them wherever you find them) Sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Bu fitne (savaş ateşi), adam öldürmekten beterdir. Onlar sizinle Mescid-i Haram yanında savaşmadıkça onlarla orada savaşmayın. Eğer savaşırlarsa onları öldürün. O kâfirlerin cezası işte böyledir.

192-Savaşmayı bırakırlarsa  Şüphesiz Allah, çok bağışlayan ve ikramı bol olandır.

193-Onlarla savaşın ki fitne (savaş ateşi) yok olsun ve Allah’ın dini hâkim olsun. Savaşmayı bırakırlarsa yanlış yapanlardan başkasına düşmanlık edilmez

 

191. ayette kimi öldürüyoruz bulduğumuz yerde?


Cevabı bir önceki ayette yani 190’ ıncı  ayette ; Bize savaş açanları ve 191' inci ayetin devamında dediği gibi bize savaş açarak bizi yerimizden yurdumuzdan çıkartan işgalcileri bulduğumuz yerde öldürüyoruz.

 

Aramızda; bize karşı savaş açıp, yurdumuzdan sürgün edenlere karşı savaşmamamız gerektiğini, onları bulduğumuz yerde öldürmememiz gerektiğini, bunun çöl kanunu, ilkellik olduğunu düşünen varsa asıl bu zihniyete şaşırmamız gerekir ve bu kişilere karşı dikkatli olunmalı çünkü bir işgalde düşmanla işbirliği yapacak ekip bunlardır.

 

190' ıncı ayete göre bize savaş açanlara savaş açıyoruz yani bu bir savunma savaşı ilk biz saldırmıyoruz, adam bize savaş açtığında "Oh iyi ki geldin, gel, hürriyetim, eşim, çocuklarım, namusum, malım, büyüdüğüm mahalle sana helal olsun" demeyeceğiz, ama haddi aşıp haksız saldırı yapmadan bize savaş açan ve bizi sürgün etmeye çalışanları bulduğumuz yerde ezeceğiz.


Nedir haksız saldırı?


Mesela; Kurtuluş Savaşı yıllarında Yunanistan Anadoluyu işgal etti, bizi yerimizden yurdumuzdan çıkardı,  biz ne yaptık bize savaş açan bu Yunanlılara karşı savunma savaşına başladık, bizi işgal eden bu Yunan askerlerini öldürmemiz gerekiyordu ki Kurtuluş Savaşında yaptık, onların bizi çıkardığı yerden Ege' den onları çıkarttık ama bize savaş açmamış bir Yunan vatandaşını veya sırf aynı ırktan diye bize düşmanlık etmeyen Yunan ordusunu desteklemeyen Anadolulu, İzmirli bir Rum’u öldürmek  ayette yasaklanan haksız saldırı olurdu. O bize karşı savaşmamış, O bir sivil. Çünkü savaşma ve öldürme emri bize savaş açan ve yurdumuzdan çıkartan ekiple sınırlı.   


192' inci ayette bu savaş fitnesinin- ateşinin çok kötü bir şey olduğundan bahsediyor ve 193' üncü ayette bize savaş açanlarla savaşıp bu fitneyi- savaş ateşini söndürmemiz ve Allah' ın dinin hakim olması gerektiğini söylüyor.


Peki Allah' ın dininin hakim olması  nedir?


 Herkesin Müslüman olması mı demek? ya da herkesin Müslümanlara boyun eğmesi mi demek?


Müslümanların güçlü olduğu zaman inmiş olan olan Bakara suresinin 256' ıncı ayetine göre; "Dinde zorlama yoktur" 


Müslümanların  güçlü olduğu dönem inen İnsan suresinin 3' üncü ayeti şu şekildedir "Şüphesiz ki biz ona (insanoğluna) yol gösterdik. Ya şükredici (olur) ya da nankör"


Yunus suresinin 99' uncu ayeti şu şekildedir;” Eğer rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi topluca iman ederdi. Hal böyleyken, mümin olsunlar diye sen tutup insanları zorlayacak mısın!”


Yani Allah' ın dininin hakim olması; herkesin Müslüman olması ya da herkesin İslam devletine tabi olması değildir. İnsan doğruyu da yanlışı da seçmekte serbest bırakılmıştır yoksa imtihanın anlamı olmazdı zaten. Allah' ın dini hakim olunca insan şükreden veya nankör olmayı serbestçe seçebilmeli ve bunu rahatça dillendirip, ortalıkta gezebilmeli. Allah' ın dininde zorlama yoksa ve insan ister Allah' a nankör ister şükredici olabiliyorsa Allah' ın dininin hakim olması demek hürriyet ortamının olması demektir.

Özetle; Müslümanların güçlü olduğu zaman inen ayeti gördünüz; savaşı sen başlatmıyorsun, sana savaş açarsa sende karşılık veriyorsun ama haksız saldırı yapmıyorsun ve sana savaş açıp senin yurdun çıkartan işgalcileri bulduğun yerde öldürüyorsun, sana savaş açmamış kimselere aynı ırktan, gruptan, ülkeden, sülaleden olsa bile sana savaş açmadığı için dokunmuyorsun.

 

Buraya kadar sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurana Göre Kadınları Dövecek Miyiz Yoksa Tavlayacak Mıyız

Kader açısından her ne kadar kendi fiillerim sonucu olsa da cehenneme gideceğimi bile bile yine de benim yaratılmam şefkatli bir Tanrı ile uyuşur mu?

Oruç ile İlgili Doğru Bildiğimiz Yanlışlar